av.burakcanyaz@gmail.com
+90 538 246 10 24
ONLINE ÖDEME

Nafaka

Anasayfa / Blog / Nafaka

Nafaka

Nafaka 

 

Nafaka Nedir ?

 

Nafaka, Türk Dil Kurumu sözlüğünde “geçinmek için gerekli olan şeylerin bütünü, geçimlik” şeklinde tanımlanmıştır. Gerçekten de nafaka, değişen hukuki durum karşısında, tarafların yoksulluğa düşmesinin önüne geçmek amacıyla kanunda öngörülmüş geçimliktir. Mahkeme kararına bağlı olarak toptan yahut irat ( aylık ) biçiminde ödenebilir.

 

Nafaka müessesesi, hukuki niteliği itibariyle özel hukukun alanına girmekte olup, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununda düzenlenmiştir.

 

  • Tedbir nafakası Türk Medeni Kanununun 169. maddesinde düzenlenmiştir.
  • Yoksulluk nafakası ve buna ilişkin kurallar, Türk Medeni Kanununun 175-178. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
  • İştirak nafakası ve buna ilişkin kurallar Türk Medeni Kanununun 329-332. Maddeleri arasında düzenlenmiştir.
  • Yardım nafakası ve buna ilişkin kurallar Türk Medeni Kanununun 364-367. Maddeleri arasında düzenlenmiştir.

 

Nafaka Türleri

 

1-) Yoksulluk Nafakası

Yoksulluk nafakası, evlilik süresince eşler arasında mevcut olan dayanışma ve yardımlaşma yükümlülüğünün, evlilik sona erdikten sonra da hiç yoksa kısmen devamına yönelik konulmuş bir hükümdür. Yoksulluk nafakası Türk Medeni Kanununun 175. Maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde hükmüne göre:

 

Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.” Görüldüğü üzere kanun koyucu, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olan tarafın hayatını devam ettirebilmesi adına, bu şekilde bir koruyucu müesseseye yer vermiştir. Madde hükmünden de anlaşıldığı üzere yoksulluk nafakasına karar verilebilmesi için belirli şartların yerine gelmesi gerekir.

 

Yoksulluk Nafakası Şartları

 

  • Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin ilk şartı, hali hazırda bir nafaka davası açılmış olması yahut taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasında nafaka talebinde bulunulmuş olmasıdır. Belirtmek gerekir ki, yoksulluk nafakası isteme hakkı eşitlik ilkesi gereği hem kadına hem erkeğe tanınmıştır.
  • Yoksulluk nafakasına hükmedilebilmesinin ikinci şartı, lehine nafakaya hükmedilecek tarafın boşanma sebebiyle yoksulluğa düşecek olmasıdır. Bu şartın gerçekleşip gerçekleşmediğini tarafların ekonomik durumuna göre hakim takdir edecektir.
  • Üçüncü şart, lehine nafakaya hükmedilecek tarafın boşanmaya sebep olan olaylardaki kusurunun karşı taraftan daha ağır olmamasıdır. Burada önemle belirtmemiz gerekir ki, tarafların kusurları aynı olsa da nafakaya hükmedilebilir. Zira kanun koyucu açık bir şekilde “karşı taraftan daha ağır kusurlu olmamayı” şart koşmuştur. Yine tarafların kusuru bulunmaması durumunda da nafakaya hükmedilebilir. Bunun sebebi ise, kanun maddesinde açıkça belirtildiği üzere, nafaka yükümlüsünün kusurunun aranmayacağı şeklindeki kuraldır. 
  • Son olarak mahkemece takdir edilecek nafaka miktarı, nafaka yükümlüsünün ekonomik gücüyle orantılı olmalıdır. Aksi durumda nafaka yükümlüsünün kendisi boşanma sebebiyle yoksulluğa düşer ki bu kanun maddesinin konuluş amacıyla bağdaşmaz.

 

Yoksulluk Nafakası Süresi

 

Yoksulluk nafakasına ilişkin önceki Medeni Kanunumuz ile yeni Medeni Kanunumuz arasındaki en önemli farklılık nafakanın ödeneceği süreye ilişkindir. Zira önceki Medeni Kanunumuzda yer alan hükme göre, mahkeme nafaka yükümlüsünü en fazla 1 seneliğine nafakayı ödemeye mahkum edebiliyordu. Yapılan değişiklikten sonra kanunda yer alan bu “1 Senelik” sınır kaldırılmıştır. 4721 sayılı Medeni Kanunumuza göre, nafaka “süresiz” olarak talep edilebilir. Bu değişikliğin doktrinde bir hayli eleştirildiğini de ekleyelim. Günümüzde “nafaka düzenlemesi” başlığı altında yapılan tartışmalar sonucu söz konusu hükmün yeniden değiştirilmesi konuşuluyor. Ancak hali hazırda herhangi bir değişiklik olmamıştır.

 

2-) İştirak Nafakası

 

İştirak nafakası Medeni Kanununda yer alan “çocuğun bakım ve yetiştirilmesi” yükümlülüğünün bir sonucu olarak öngörülmüş bir müessesedir. Çocuğun velayeti kendisine bırakılmayan taraf, ekonomik gücü oranında çocuğun bakımı ve eğitimiyle ilgili giderlere katılmak zorundadır. İşte bu yükümlülüğe ilişkin mahkemece hükmedilen nafakaya iştirak nafakası denilmektedir.

 

Çocuğun bakım yükümlülüğünün düzenlendiği Türk Medeni Kanununun 327. maddesine göre:

 

Çocuğun bakımı, eğitimi ve korunması için gerekli giderler ana ve baba tarafından karşılanır.

 

İştirak nafakasının düzenlendiği Türk Medeni Kanununun 329. maddesine göre:

 

Küçüğe fiilen bakan ana veya baba, diğerine karşı çocuk adına nafaka davası açabilir. Ayırt etme gücüne sahip olmayan küçük için gereken hâllerde nafaka davası, atanacak kayyım veya vasi tarafından da açılabilir. Ayırt etme gücüne sahip olan küçük de nafaka davası açabilir.

 

Görüldüğü üzere yasal düzenleme açıktır. Amaç çocuğun giderlerini tek tarafa yükleyerek adil olmayan bir uygulamanın önüne geçilmesidir.

 

İştirak Nafakası Şartları

 

  • İştirak nafakasına hükmedilebilmesinin ilk şartı, hali hazırda bir nafaka davası açılmış olması yahut taraflar arasında görülmekte olan boşanma davasında nafaka talebinde bulunulmuş olmasıdır. Belirtmek gerekir ki, iştirak nafakası isteme hakkı, hem çocuğa bakan tarafa, hem de ayırt etme gücüne sahip çocuğa tanınmıştır. Aynı zamanda vasi ve kayyım atanması halinde bu kişiler de çocuğa iştirak nafakası bağlanmasına ilişkin talepte bulunmaya yetkilidirler.
  • İştirak nafakası için kural olarak çocuğun ergin olmaması gerekir. Zira yasal düzenleme uyarınca ana ve babanın bakım borcu çocuğun ergin olmasına kadar devam eder. Ergin olma, Medeni Kanunda “erginlik onsekiz yaşın doldurulması ile başlar” şeklinde tanımlanmıştır. Yani onsekiz yaşını doldurmamış kişiler ergin değildirler. Bu durumda ergin olan çocuk lehine kural olarak nafakaya hükmedilemez. Ancak kanunda yer alan istisnai düzenleme uyarınca, ergin olan çocuğun eğitimi devam ediyorsa, bu durumda da eğitimi sona erinceye kadar çocuğa nafaka bağlanmasına hükmedilebilir.
  •  Son olarak yasal düzenleme uyarınca, mahkemece hükmedilecek nafaka miktarı, çocuğun ihtiyaçları ile ana ve babanın hayat koşulları ve ödeme güçleri dikkate alınarak belirlenir.

 

3-) Tedbir Nafakası

 

Tedbir nafakası, adından da anlaşılacağı üzere, boşanma davası sürecinde tarafların mağdur olmasının önüne geçmek amacıyla yasada yer verilen, dava süresi ile sınırlı olarak hükmedilen nafakadır. Tedbir nafakasının dayanağı olan yasal düzenleme 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 169. Maddesidir. Bu madde hükmüne göre:

 

Boşanma veya ayrılık davası açılınca hâkim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re'sen alır.

 

Görüldüğü üzere yasal düzenleme uyarınca mahkeme, herhangi bir talep olmasa dahi, tedbir nafakasına hükmedebilir. Bu konuda tarafların talepte bulunması gibi bir şart söz konusu değildir ve kanunda öngörülmemiştir. Aksine, yasal düzenleme okunduğu takdirde görüleceği üzere, mahkemenin eşlerin geçimine ilişkin önlemleri kendiliğinden alacağı düzenlenmiştir.

 

Tedbir nafakası bir önlem niteliğindedir. Dolayısıyla tedbir nafakası boşanma davası süresince uygulanabilecek bir müessese olup, dava bittikten sonra uygulanma ihtimali bulunmamaktadır. Ancak lehine nafaka bağlanacak olan taraf, dilekçesinde davanın bitmesinden sonra tedbir nafakasının yoksulluk nafakası olarak ödenmesinin devamına karar verilmesini talep edebilir. Keza aynı şekilde dava süresince çocuğa ödenmekte olan tedbir nafakasının dava bitiminden sonra iştirak nafakası olarak ödenmesine karar verilmesi mahkemeden talep edilebilir.

 

4-) Yardım Nafakası

 

Yardım nafakası “nafaka yükümlülüğü” başlığı altında 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 364. Maddesinde düzenlenmiştir. Anılan madde hükmü uyarınca:

 

Herkes, yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu ve altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Kardeşlerin nafaka yükümlülükleri, refah içinde bulunmalarına bağlıdır. Eş ile ana ve babanın bakım borçlarına ilişkin hükümler saklıdır.

 

Madde hükmü uyarınca, herkes yardım etmediği takdirde yoksulluğa düşecek olan üstsoyu altsoyu ile kardeşlerine nafaka vermekle yükümlüdür. Bu durumda nafaka vermekle yükümlü olduğumuz kişiler:

 

  • Anne ve babamız, dede ve anneannemiz, dede ve anneannemizin baba ve anneleri,
  • Çocuklarımız, torunlarımız, torunlarımızın çocukları,
  • Kardeşlerimiz

 

Yasal düzenleme uyarınca ancak bu sayılan kişiler lehine nafaka yükümlülüğümüz bulunmaktadır. Örnek vermek gerekirse, dayımız yahut amcamız lehine nafaka vermek gibi bir yükümlülüğümüz bulunmamaktadır.

 

Bununla birlikte, kardeşlerin birbirlerine karşı nafaka yükümlülükleri “refah içinde” bulunmaları şartına bağlanmıştır. Bu düzenleme doktrinde bir hayli eleştirilmiştir zira “refah içinde” bulunmanın somut ölçülebilir herhangi bir ölçütü bulunmamaktadır.

 

Yardım nafakası davası açılırken göz önünde bulundurulması gereken diğer bir husus ise, Türk Medeni Kanunu 365. Maddesi uyarınca, davanın mirasçılıktaki sıra göz önünde bulundurularak açılması gerektiğidir. Peki bundan ne anlaşılması gerekiyor ? Şöyle ki, yoksulluğa düşülmesi durumunda yardım nafakası talebiyle dava yoluna gidilecek ise, öncelikle altsoy, sonrasında üst soy, sonrasında ise kardeşler aleyhinde dava yoluna başvurulabilir. Aksi takdirde dava reddedilir.

 

YASAL UYARI : Web sitemizde yer alan makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Burak Can Yaz’a ait olup, makaleler ileride doğacak herhangi bir uyuşmazlıkta delil olarak sunulmak üzere elektronik imzalı zaman şerhli damgalanmıştır. Sitede yer alan makalelerin kopyalanarak yahut içeriğinde oynanarak başka web sitelerinde yayınlanması halinde, yayınlayanlar hakkında hukuki ve cezai işlem yapılması adına ilgili mercilere gerekli başvurular yapılacaktır. Makalenin yer aldığı site linkinin paylaşımı, iş bu uyarıdan müstesnadır.

Kurucumuz avukat Burak Can YAZ Erzincan Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunudur. Öğrenim süresi içinde Farabi Değişim Programı kapsamında iki eğitim dönemi Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesinde öğrenim görmüştür.

Mezun olduktan sonra başlatmış olduğu avukatlık stajını başarıyla tamamlayarak avukat olmaya hak kazanmış ve akabinde Çanakkale Boğaz Komutanlığı...
Bize Ulaşın